Ülkede olduğu gibi memleketimizde de gündem çok hızlı değişiyor.
Birine yetişeyim derken diğeri hızla gelip gündeme birden oturuyor.
Her biri üzerine ayrı ayrı yazmak biraz imkansız. Biri üzerine yazarsan zaman diğerini alıp götürüyor kendi ile ve güncelliğini yitirebiliyor. Belki de öyle olduğu içindir hiç bir sorun çözüm bulmuyor.
Bu yüzden geçen hafta dikkatimi çeken üç konuyu bir arada yazma gereği duydum.
Birincisi, geçen haftalarda Artımedyam aracılığı ile engellilerin erişebilirlik hakları göz ardı ediliyor diye haber yapılmıştı. Haber asılsız mı yoksa yetkililer gereken ilgiyi mi göstermediler bilinmez, ardından sosyal medyada videolu paylaşımlar yapılarak birçok etkileşim almıştı.
Videonun ve paylaşımların yapılmasından kısa zaman sonra Belediye Başkanı Sayın Erdal Arıkan'ın ekibi ile incelemeler yaptığı ve gerekenlerin yapılacağını, bu hassasiyetinden Ötürü başkana ilgisinden dolayı teşekkür mesajı paylaşıldı.
Başkana yakışan da tam buydu aslında. Sorunu yerinde incelemek ve bünyesindeki yetkili kişilerin halkın sorunu ile ne kadar ilgilendiğini tesbit etmek.
Tebrikler başkanım. Halkın sorunu ile ilgilisiniz, ilgi sizden oldu ilgisizlik birim yetkililerinden.
Ancak asıl sorun şu olmalı kanaatimce;
Bir şikayet ve bir itiraz olmadan kanun ve yönetmelik var iken ve bu bir sorun haline dönüşmeden yetkililer neden bu zamana kadar göz yumdu?
İlgili makamda bulunanların Kanunu bilmemelerinden mi?
Eğer öyle ise; durum vahim ve kanunları bilmeyenlerin halkı yönetmesi ayrı bir sorun?
Yok, eğer kanunu bilip buna rağmen göz ardı ediyorlarsa bu da ayır bir durum ve akıllarda soru işareti bırakıyor.
İkincisi ise; işe alımlar ile ilgili ortay atılan iddialar, eleştiriler ve sitemler.
Alım gücünün düşük, işsizliğin fazla olduğu bu dönemde vatandaş bir umut bir iş kapısı aralamayı beklerken yönetenlerin ya el altından ya da kayırma yolu ile bazı kişileri işe alıyor olmasıydı.
Bu iddialar her ne kadar red edilse veya kendilerince geçerli bir nedene bağlansa da işe alınanların isimleri ağızdan ağıza dolaşıyor.
Kimi, bilmem kimin oğlu
Kimi, parti yönetimindekiler
Kimi, yönetimdeki kişilerin kardeşi
Kimi ise; bilmem hangi bölgenin insanı.
Kişilerin adı, makamı, mevkisi ve bölgesi ne olursa olsun, sizin isminizin önünde "Milletvekili" unvanı olduğundan "Kişivekili, Bölgevekili" değil, "Herkesin Herkesimin Vekilisiniz".
Size düşen vekili olduğunuz milletin haklarını korumaktır. Haklarını gasp edip bazılarını ayrıcalıklı tutmak değil.
Üçüncüsü ise; bana pek samimi gelmeyen "Özel Günlerin" sosyal medyada foto ve mesajlarla kutlanması.
"Beraat Kandili" de bugünlerden biriydi
Herkesin ağzından sevgi, barış, hak, adalet ve bağışlanma mesajları dökülüyordu..
Evet! "Beraat" bağışlanmadır.
Af dilemedir, Yaradan’a el açıp affedilmeyi istemektir.
Allah affedendir, affetmeyi sevendir, samimi gönülleri feraha kavuşturandır
Peki kaç "Beraat" geçti hayatımızdan?
Hakkını yediğimiz kaç insan geldi aklımıza?
Yaradan’a el açıp bağışlanma dilemeden kaç kişinin hakkını teslim ettik?
Ve sonra Yaradan’dan kaç kez bağışlanma diledik ve hangi dileğimizde samimi olduk ki; yine bu kadar haksızlık ve adaletsizlik hüküm sürüyor?
Yaradan belki affeder bazı günahları.
Lakin; kul hakkının affını kula bırakmıştır.
Hakkını yediğimiz insanlardan ne kadar af diledik peki?
Onlar affetti mi, affederler mi? sizi, bizi ve haklarını yiyen herkesi.
Kim bilir; o gece belki de onların dilinde, el açıp haykırışlarında Bergen’in bu sözleri vardı.
"Sen Allah'ın affedersin
Kulum dersin, bağışlarsın
Bütün zalimleri, hak yiyenleri
Sen affetsen biz affetmeyiz"...
Yorum Yazın
Facebook Yorum