Değerli okurlar, ülke olarak artık bir seçim dönemine girdik diyebiliriz. Hareketli günler başladı ve günler geçtikçe siyasetin dozu artacaktır.
Demokratik ülkelerde seçim dönemlerine girilirken, iktidara talip olan taraflar seçim kampanyalarını başlatır. Bunu da toplumun beklenti içerisinde bulunduğu alanlarda geliştirdikleri politikaları kamuoyu ile paylaşarak yaparlar.
Bizde durum biraz daha farklı gelişiyor maalesef. Bombalar patlamaya başladığında ülkenin seçim dönemine girdiğini fark ediyoruz. Özellikle sağ eğilimli siyasetin baskın olduğu bölgelerde seçim dönemleri daha kaotik geçer. Sağ cenah iyi bilir ki kaos ortamında seçmen kendilerine yönelir. Daha sakin, ılımlı ve huzurlu ortamlarda ise seçmenin eğilimi genelde sol olur.
Şimdi biz İstanbul’da gerçekleşen terör eylemine gelelim. Eyleme gelene kadar yakın tarihte yaşanan olaylara kısaca bir göz atalım. Mersin’de gerçekleşen terör eylemine HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan kınama gelmişti. Hemen ardından Duran Kalkan, Demirtaş’a ukalalık yapma demiş ve konu orada kapanmıştı.
Bu açıklamayla birlikte Kürt seçmen kendisine şu soruyu ciddi manada ilk defa yöneltmişti; “Demirtaş mı? Öcalan mı? Pkk mı? HDP mi? Sosyal medyada özellikle çoğunluk HDP ve Demirtaş ekseninde birleşirken daha radikal seçmen Öcalan’ın liderliğini ve Pkk’nın temsiliyetini ön plana çıkarmıştı.
Kürt seçmen içerisinde yaşanan tartışmalar sıcaklığını korurken AKP beklenmedik bir hamlede bulunup üst düzey temsiliyetle HDP heyetini ziyaret etti. CHP Genel Başkanı’nın birlikte poz vermeye korktuğu HDP heyetini AKP’nin Adalet Bakanı, Genel Başkan Yardımcısı ve Grup Başkanvekili ziyaret etmişti. Hükümet, Parti ve Mecliste Erdoğan’ın ardından gelen isimlerin bu ziyaretine ilginçtir ki Devlet Bahçeli normal bir ziyaret demiş, 6’lı masa üyeleri ise anormal karşılamıştı. HDP’yi çantada keklik gören 6’lı masa neye uğradığını şaşırmış, Erdoğan’ın bu hamlesi ise belli bir politika kapsamında artı puan olarak hanesine yazılmıştı.
Son olarak geçtiğimiz günlerde Selahattin Demirtaş’ın özel jetle ailesini hastanede ziyaret etmesine izin verilmesi ve hemen sonraki gün İstanbul’da patlayan bomba gösterdi ki bu yakınlaşmadan rahatsız olanlar var. MHP İlçe Başkanının olayla ilişkilendirilmesi, Pkk’nın olayı üstlenmeyip baş sağlığı mesajı ve geçmiş olsun dileği yayınlaması, konuya ilişkin yayın yasağı getirilmesi de gösterdi ki bu eylem herkese dokunabilecek siyasi bir eylem olma potansiyeline sahip bir eylemdir.
Şimdi seçim startı da verildiğine göre önümüzde çok farklı senaryolar yer almakta.
HDP’nin oyları şüphesiz seçim sonucuna direk tesir edecektir. Kürt seçmeni üzerinde Demirtaş’ın Öcalan’dan çok daha büyük bir etkiye sahip olduğu da son yapılan anketlerle ortaya çıkmışken burada Demirtaş ile ilgili atılacak adımlar dikkat çekecektir. Zaten ortalıkta dolaşan Genel Af söylentileri de konunun nerelere geleceğini kestirmemize yardımcı olacaktır.
Peki HDP kendisini nerede görmektedir? Bir türlü Kürt Sorununu özümsemeyen Türk Solu ile ittifak devam mı edecek? Yoksa 6’lı masaya el altından destek mi verecek? Altılı masa içerisinde olup AKP-MHP lehine çalışan İP çok iyi biliyor ki HDP ittifakta olmazsa, HDP kendi adayını çıkarırsa AKP-MHP iktidarı devam edecek. Öte yandan AKP-MHP-HDP ittifakı da imkânsız gelmemeli. HDP, Kandil’in Demirtaş’a yönelik ‘’ukala’’ eleştirilerinden sonra, özellikle Öcalan’ın seçmen üzerindeki etkisinin azaldığı bir dönemde PKK ile arasındaki mesafeyi net bir şekilde deklare ederse, AKP-MHP ittifakı da Kürt vatandaşların taleplerine kulak kabartırsa gerçekten de ülke tarihinin en ilginç seçimine tanıklık edebiliriz.
Bir parantez de son bütçe görüşmelerine açmak gerekir. İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bütçe görüşmeleri sırasında HDP’li milletvekiline ısrarla ve üstüne basa basa terörist demesi, hepiniz teröristsiniz demesi ise gerçekleşen son ziyaret ve olaylardan rahatsızlığının bir dışa vurumu oldu. Erdoğan’ın patlamayla ilgili bilgiyi kendisi yerine İstanbul Valisi’nden alması, muhtemelen karşı olduğu HDP ziyareti ve Demirtaş’ın aile görüşmesi olayları da Soylu’nun toplantıda terörist söylemini tabiri caizse bağırarak ifade etmesine neden olmuş. Siyasetteki tek karşılığını teröre karşı mücadelesi ve milliyetçiliğinden alan Soylu’nun seçim döneminde kendisine pek de rol biçilmeyeceği bir politika izlenmesinden duyduğu endişe ise bütçe görüşmelerinde belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. İlerleyen günlerde Erdoğan kendi politikasını mı izler yoksa Soylu’nun çizgisinden mi gider onu da bekleyip göreceğiz.
Her şey imkânsız gelebilir. Sadece şuna dikkat etmek gerekir, 1 ay öncesine kadar AKP’nin HDP ziyareti de imkansızdı. 3 ay önce Demirtaş’ın bir Pkk eylemini kınaması da imkansızdı. 2 hafta önce Demirtaş’ın özel jetle Diyarbakır’a aile ziyareti de imkansızdı.
Ayrıca Erdoğan’ın Diyarbakır’da düzenlediği miting, ardından meclisteki HDP ziyareti, sonrasında Milli Takımın Diyarbakır’da İskoçya ile maç yapması da tüm bu seçim politikasına dahildir. Önümüzdeki günler bize çok farklı şeyler gösterecek. Önemli olan tek şey var, tek bir insan yaşamının zarar görmediği bir seçim dönemi geçirelim. Hiçbir iktidar, hiçbir parti, hiçbir ülke bir çocuğun canından daha kıymetli olmamalıdır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum