geçtiğimiz yıllarda bir gün; (normalde haberleri; hiç bir mecrada okumuyor, takip etmiyorum uzun zamandır lakin spor sayfalarına arada bir göz atıyorum bazen), internette gazetelerin spor sayfalarında gezinirken bi habere rastlamıştım ve yüreğime ılık bir sevgi nüfuz etmişti.
haber şöyleydi;
“Arsenal'ın Türk asıllı futbolcusu Mesut Özil, Atletico Madridli taraftarların tribünden attığı ekmeği yerden alıp, üç kere öpüp alnına götürdükten sonra kenara kaldırdı.”
bunu okuduğumda; yaşadığım bu coğrafyanın apayrı, kadim olan yüzüne döndüm yüreğimi.
taaa çocukluğuma gittim ve babaannemin yere kırık döküldüğünde biz onların üzerine basmayalım diye elini ayaklarımıza feda ettiği o hamleleri geldi aklıma. o yaşlı kadın biz yemek yedikten sonra itina ile her bir kırığı yerden toplar ve hiçbirini ziyan etmez topladıklarını da bir saksı dibine dökerdi “günah, basmayın diyerek”.
peki nereden geliyordu; bu yerde bulduğumuz ekmeği yerden alıp onu öpüp yukarı bir yere kaldırma hissi bize.( buna tam bi kelime bulamadım da his dedim )
dededen toruna akan bu davranış bir kalıp mıydı diye düşündüm bi önce. bi şey olunca; “aman allah korusun” deyip tahtaya vurmak gibi miydi bu davranış, yoksa hakiki bi anlamı mı vardı?.
hani ben de yerde ekmek görünce rahatsız oluyorum ve onu alıp yukarı bir yere koyuyorum hatta bunu simit vs diğer gıdalar için genelde yapıyor oluyorum.
peki neden?
Anadolu ve Mezapotamya çok acayip coğrafyalar; insanın tüylerini ayaklandıracak hikayeler ve atalarımızın mirası duygu / hislerle dolu bu topraklar.
ve yine
peki neden ?
ha yok yok bu benim konunun İslam ile bir alakası yok, konuyu oraya da bağlamayacağım merak etmeyin...
efenim eskiden Mezopotamya 'da Sümerler ve Sabiiler yaşarmış ( artık öğretilmiyor biliyorum ama olsun bi ihtimal bulup okur bizim yeniler diye uygarlıkları yazıp buraya bırakıyorum ) ve bir rivayete göre Sümerliler ekmek yapmak için kullanacakları buğdayı döverken ağlarlarmış. çünkü bereket tanrıları Tammuz'muş ve onlar Tammuz’ un ruhunun bir buğday olduğuna inanırlarmış.
ayrıca Tammuz’un başka bir versiyonuna inanan Sabiiler için de ekmek, Tammuz’un etiymiş ve Tammuz, Sabiiler için bir ana geçim kaynağıymış. bütün bunlar ve daha buraya yazamadığım bir çok yaşamsal ve inançsal örnekten dolayı da o zaman bu zaman ekmek kutsal kabul edilmiş bu topraklarda ve yerde görüldüğünde alınır öpülür baş üstüne konur olmuş.
laf olsun torba dolsun diye değil hani, tıpkı Kızılderililerin kendilerine besin sunan her bir varlığı kutsamaları gibi ya daaa ya da buraya yazabileceğim bir çok kadim örnek gibi.
yaa işte ahali aslında bazı hisler genlerimizde bulunmakta; hani ne diyordu İbn-i Haldun “coğrafya kaderdir”, insan da kaderini yaşar… alt tarafı ekmek deyip geçtiğimiz, yemekleri çöplere döktüğümüz şu günlerde, hızlı tükettiğimiz her şeye ithafen… çocuklarımız yere düşen o ekmeği alsınlar yine ve yine bereketle yaşayalım diye kutsayalım bize hayat veren her bir varlığı…
esenkalın
sBrY
Dünyaya Barış gelsin. Barış Ekmek kadar su kadar Hava kadar kutsal ve gerekli dir.Melik KÖROĞLU (salihi)
Melik köroğlu
11-10-2023 20:09