Hepinizin az çok aşina olduğu bir konudan bahsedeceğim bu yazımda. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda şehrimizde Zaza FC London isimli bir futbol takımı kuruldu. İngiltere’de faaliyet gösteren takım bu sene Bingöl’de de gençler kategorilerinde mücadele etmek için U-15, U-16, U-17, U-18 takımlarını kurdu. Bunların yanında bir de 6-12 yaş arasındaki çocuklarımıza futbol eğitimi vermek amacıyla bir futbol akademisi kurdular. Kulübün başkanlığını İngiltere’de yaşayan Ömer Baraç yapıyor. Burada kurulan yönetimde ise Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Hafta sonu ligin ilk maçı olan Genç Demirspor maçı için Genç’e gittik. Gördüklerimi sizlerle paylaşmak istedim. Genç Demirspor maçı için gittiğimiz Genç’te misafir takım olduğumuzu hissetmedik. Çünkü ortada bir ev sahibi yoktu. Çiçeklerle karşılanmayı beklemiyorduk ama en azından karşılanmayı bekledik. Bu şehirde ASKF diye bir kurum var. Gençler için oynanan bir ligde o kurumun bir temsilcisinin de orada olmasını beklerdik maalesef o da yoktu. Zaten hala ne iş yaptıklarını anlamış değilim. Genç’te ne idarecisi, ne hocası ne de sporcusu rakibe saygı, sporcu kimliği, misafirperverlik gibi özelliklere sahipti. Maçın bitimiyle birlikte rakibe, hakemlere saygısızca hareketler, küfürler, yüksek sesle bağırmalar havada uçuştu. 7-8 yaşında çocuklar maç boyu küfür etti kenarda. Bir tane aklı selim adam çıkıp uyarma gereği duymadı. Saha içinde sporcular rakiplerine karşı saygısızca sözler sarf ettiler, maç sonunda hakeme küfrettiler. İdarecileri hakeme küfretti, hocaları hakeme hakaret etti. Maç içinde bir ara oyuncu değişikliği yapılacaktı rakip takım oyuncusunda tekmelik yoktu. Sahada mücadele eden çocukların ayağına bir tekmelik mi yok? Maça çıkacak ev sahibi takım futbol topu yok? Kulüp idaresi bunları sağlayamıyorsa göğüslerine aldıkları sponsor ismi ne işe yarıyor? Bu kulübe ilçede hiç destek veren kimse yok mu? Ya da verilen destekler tekmelik ve top almaya yetmiyor mu? İş bilmez idareciler kulüpleri daha geriye götürmekten başka bir şey yapmaz. Bunu solhanspor örneğinde net şekilde yaşadık gördük. Futbolda da maalesef aynı durum yaşanıyor yıllardır ve bu gidişle de herhangi bir başarı zor görünüyor. Ben kısaca şunu gördüm ki böyle idarecilerin, böyle hocaların olduğu yerde asla bir sporcu yetişmez. ASKF’den kulüp idarelerine kadar şehirde spora katkısı olmayan insanlarla lig oynanıyor. O yüzden bu şehirden iyi sporcular çıkmıyor. Bocce’de, kayakta, ya da başka branşlarda neden başarı geliyor? Çocukların futbola daha ilgi duyduğu bir yerde neden futbolcu yetişmiyor bunu iyi irdelemek lazım. Şehirde sözde futbolu yönetenler öncelikle şapkalarını önlerine koyup düşünsünler. 17-18 yaşında çocuklar maça gidiyor deplasmana ama soyunacak yer yok. Bir takım müzik odasında bir takım resim odasında soyunup maça çıkıyor. Bizim çocuklarımıza verilen değer bu kadar işte. Bu federasyon yetkilileri ne yapıyor? Sahaları hiç gidip gördüler mi acaba? Takımlara top vermeyerek neyi amaçlıyorlar mesela? Bu takımlara verilen top desteğini neden bu sene yapmadılar? Kimse kusura bakmayacak bundan sonra. Bu şehirde çocuklar sahipsiz değil. Herkes ya görevini layıkıyla yapacak ya da kenara çekilip işi layıkıyla yapacak kişilere yer verecekler. Çete gibi hareket etmenin manası yok. Bu şehir sizden fazlasını hak ediyor. Görevinizi layıkıyla yapacaksanız da yine sizi başında taç yapmayı bilir. Son olarak, almış oldukları 3-0’lık galibiyeti Gençli aktivist, rahmetli Aydın Tutkal’a armağan eden Zaza FC London oyuncularını tekrar tebrik ediyorum.
Kaynak Linki = https://www.artimedyam.com/haber/bir-deplasman-hikayesi-2284
Yorum Yazın
Facebook Yorum