Seçim atmosferine girdiğimizi varsayıyorum. Maalesef iktidar partisi dışında henüz ülkede tam manasıyla sahaya inmiş, seçim çalışmalarına başlamış kimse yok. Muhalefet bir şeyler deniyor. Umarım öyledir yani. Şayet bu durgunluk sonucunda bir de ortaya bir şey çıkmaz ise muhalefetin yetersizliğinden dolayı seçimlerde değişen bir şey olmayacak.
Bingöl özelinde biraz seçimi irdelemek istiyorum. İktidar partisinden adaylığı kesinleşmiş olan 10-15 isim konuşuluyor şu anda. Yazık demeyeceğim. Zazaca ifade etmek gerekirse ‘Va vurd çım yı vej’ yani “kendi düşen ağlamazsa daha iyidir” manasına geliyor.
Ankara’da birileri adaylık borsasında gerekli işlemler(!) neticesinde bu insanları Bingöl’e yollayıp ‘çalışmalarına başla’ telkiniyle vatandaşın üzerine salıyorlar. Onlar da üç muhtar, iki oda, dört kahve gezdikten sonra benim işim tamamdır. Köyüm ve çevre köyler destek vermiş, köylülerimin kahvesi destek vermişse gittiğim kurumlarda Başkanlar twitter’da fotoğrafımı da paylaşmışsa bu şehirde karşılığım var diyorlar. Maalesef o dönemler bitti. Partilerinin Genel Başkanlarının mitinglerde söylediği sözleri sağda solda tekrarlayıp, havuz medyasında ya da sosyal medyadaki trollerin beli başlı cümlelerini kullanıp donanımlı göründüklerini sanıyorlar. İntihal olayı var ya hani akademisyenlerin başkalarının çalışma ve makalelerini çalıp kendi çalışması gibi sunma olayı tam olarak şehrimiz şu anda siyasi intihale maruz kalmıştır. Sırf sözcüklerle de değil hem de komple intihal bunlarınki. Aynı hitabet, aynı din sömürüsü, aynı vatan sömürüsü…
Peki bu şehirde son üç yıldır kaç tane insan ailesini sevdiklerini bırakıp yurt dışına çıktı bilgileri var mı? Ekseriyetinin gençlerden oluşturduğu bu gurbetçilerin ülkeyi kaçarak terk etmesinin ardındaki sebepleri bir tanesi araştırdı mı? Bunun önüne geçmek için ne yapabilirim diye düşündü mü? Hayır tabii ki. Tek düşünceleri var. İnsanlar bana vekilim diyecek. Havaalanında şu şu ve şu ben geldiğimde gelip önünü ilikleyecek. Ankara’da evim olacak. Mecliste bana ait odam olacak. Cumhurbaşkanı ile fotoğrafım olacak. Eee? Memleket ne olacak? Giden gençler? Biliyor musunuz efendiler ülkeden kaçmak için üzerine para veren o gençlerin bir çoğu hala oralarda çalışıp ülkeden kaçmak için borç ettikleri parayı ödüyorlar. Öyle bir hale geldi ki memleket 120 bin TL parası olan kaçarak dahi çıkamıyor. Tabi bu piyasanın kaymağını da kim yiyor o kısma girmeyeceğim. Öyle bir hale geldik ki ülkeden çıkmak için üzerine para veriyorsun, gidip sınırlarda milletin polisinden dayak yiyorsun. Sonrasında gittiğin yerde çalışıp buradaki borcunu ödüyorsun. Şimdi gidin bakalım o gençlerin ailelerinden oy isteyin.
Şimdi açık ve net şekilde ifade ediyorum. Sizler hiçbiriniz aday değilsiniz henüz. Aday adayısınız. İnsanlar size umut verir. Çünkü bu dönemde çok cömertsinizdir. Ankara’dan başlar bu Bingöl’de devam eder seçim süreci boyunca. Sonuçta kim mi kazanır? Tabii ki adaylığı satanlar. Sizler intihal kişilikler oluşturup milleti ikna ettiğinizi sanıyorken aslında sahip olduğunuz her şeyden ödün veriyorsunuz.
Bu şehrin göç sorunu var. Bu şehrin istihdam sorunu var. Bu şehrin uyuşturucu sorunu var. Bu şehrin eğitim sorunu var. Bu şehrin tefecilik sorunu var. Bu şehrin dolandırıcılık sorunu var. Bu şehirde ne sorun değil biliyor musunuz? Din. Bu şehirde istediğiniz saatte istediğiniz yerde ibadet edebilirsiniz. İstediğiniz kıyafetle istediğiniz kurumlara gidebilirsiniz. Ama din sömürüsü olacak ya illa siz yine din üzerinden intihal yapıyorsunuz. Çünkü bu şehirde yaşamıyorsunuz. Çünkü bu şehirden haberiniz yok. Herkes kendi ilçesine bir aday istiyor. İsterken de bölgecilik yapmayın bizim ilçeye de bir aday verin diyorlar.
Hiç konuşmak istemediğim bir konu hakkında iktidar partisi adayları konusunda yazmak zorunda kaldım. Çünkü tanıdığım hemen herkesin bir adayı var. Sosyal medyada sürekli adaylara maruz bırakılıyoruz. Bir de tadından yenmeyen anketler var ki hiç sormayın. En pahalı tatlı ve kahve satan mekanlarda akşam 10’dan sonra oturanlar arasında herhangi bir ankette adı geçmeyeni dövüyorlar sanırsınız. Resmen şehirde aday olma şartı taşıyanların ve twitter’da günlük 3 intihal yapanların %90’ı bugüne kadar herhangi bir ankette kendine yer bulmuş durumda. Sonra da bizim teveccühümüz sanıp havasını bize atıyorlar. İntihal kelimesini de kullanmayacağım artık. Hayatımda kaç kullanım hakkı varsa hepsini bu yazıda kullandım.
Son olarak kıymetli okuyucular, seçim döneminin ve seçimlerin daha iyi bir ülke için atılan bir adım olmasını temenni ediyorum. Daha özgür bir ülkede, daha özgürce yaşamak dileğiyle…
Yorum Yazın
Facebook Yorum