TBMM Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz; “Cumhur İttifakı’nın adayı belli Recep Tayyip Erdoğan. Peki altılı masanın adayı kim? Hayali bir kişi. Boş bir kutu. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kendilerince bir tarif ediyorlar. Körün fili tarif etmesi gibi. Her biri bir tarif yapıyor ama öyle biri yeryüzünde yok.”
AK Parti Bingöl İl Başkanlığı tarafından Ilıcalar Beldesinde teşkilat ile bayramlaşma programı düzenlendi. Programa; TBMM Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, Milletvekili Feyzi Berdibek, AK Parti Bingöl İl Başkanı Haşim Sağlar, Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan, Kadın Kolları Başkanı Maşife Gündoğdu, Gençlik Kolları Başkanı Ömer Katkay, Merkez İlçe Başkanı Feyzi Kızıl, İlçe Belediye Başkanları, İlçe Başkanları, teşkilat üyeleri ve Ilıcalar bölge halkı katıldı.
Programda konuşan AK Parti Bingöl İl Başkanı Haşim Sağlar, teşkilat faaliyetleri hakkında bilgi paylaştı. İl Başkanı Sağlar, Genel Merkez Sosyal Politikalar Başkanlığı, Arge ve Eğitim Başkanlığı, Çevre, Şehir ve Kültür Başkanlığı ve Seçim İşleri Başkanlığı ve Dışişleri Bakanı Mevlüd Çavuşoğlu’nun ziyaretlerini hakkında bilgi verdi. Birlik, beraberlik ve kardeşliğe vurgu yapan Milletvekili Feyzi Berdibek, dış politikada, milli savunmada, güvenlikte ülkemizin ciddi başarılara imza attığını belirtti. Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan yaptığı konuşmada bütün AK Parti teşkilatlarının mübarek kurban bayramlarını tebrik etti.
YILMAZ: “TÜRKİYE OLARAK HUZUR ADASINDAYIZ”
Programda konuşan Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, “Mübarek kurban bayramınızı tebrik ediyorum. Huzur içinde bir bayram yaşıyoruz. Dünyanın değişik yerlerinde zulüm altında, ihtiyaç içerisinde bu bayramı karşılayan kardeşlerimiz var. Türkiye olarak çok şükür bir huzur adasındayız. Etrafımıza baktığımızda bunu çok daha iyi görüyoruz. Güneyde İran, Irak ve Suriye’de milyonlarca insan ülkelerini terk edip göç etmek zorunda kaldılar. Filistin, Yemen, Somali, Libya birçok ülkede sıkıntılar yaşanıyor. Ukrayna Rusya Savaşı ile de Kuzey tarafında çok ciddi sıkıntılar doğdu. 7 milyon Ukraynalı ülkelerini terk etmiş durumda. Böyle bir coğrafyada huzur içinde istikrarlı bir şekilde yaşıyoruz. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Denizin fırtınalı olduğu zamanlarda geminin ve kaptanın kıymetini iyi bilmemiz lazım. Dünya’ya baktığımız zaman çok güçlü ve tecrübeli liderler yok. Türkiye bu anlamda şanslı. Partimizin Genel Başkanı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, istikrarlı bir lidere sahibiz. Kim ne derse desin özellikle bu zamanlarda çok önemli. Bu zor zamanlarda dağınık bir yapı olsaydı, güçlü bir parti olmasaydı, herkesin bir tarafa çektiği bir siyaset olsaydı Türkiye ne halde olurdu, bunu da kendimize sormamız lazım. Bu anlamda AK Parti’nin kıymetini çok daha iyi bilmemiz lazım. AK Parti belki 20 yıllık bir parti ama aynı zamanda çok köklü bir parti. Yüzyıllara dayalı bu milletin birikimi üzerine inşa edilmiş bir parti. Milletin değerleriyle örtüşen, millet neyi istiyor ve ne bekliyorsa ona göre politika üreten bir parti. Başörtüsü meselesinden ana dile, insanların özgür bir şekilde fikirlerini ifade etmesine kadar son 20 yılda devrim niteliğinde birçok değişime ve reforma bu parti imza attı. Türkiye’de gerçek anlamda demokrasiyi AK Parti inşa etti. Vesayetçi bir demokrasiden normal bir demokrasiye geçmemizi sağladı. 15 Temmuz’dan sonra vesayetin kalan artıklarını da çok şükür bertaraf ederek toplumun hak ettiği demokrasiyi AK Parti sundu. Kalkınma noktasında da AK Parti büyük devrimlere imza attı. Sağlık, eğitim ve ulaşımda neredeydik, ne seviyelere geldik. Bingöl’deki kalkınma Türkiye’deki kalkınmanın aynasıdır. Havalimanımızla, duble yollarımızla, üniversitemizle, hastanelerimizle, okullarımızla, şehir altyapılarımızla, kentsel dönüşümlerimizle, kırsala götürdüğümüz hizmetlerimizle, sayısız projeler bu dönem hayata geçirildi. Şimdi de özel sektör bunu ilerletiyor. Sütaş, küçük sanayi sitesi, tekstil, organize sanayi bölgesi, tarım, hayvancılık ve turizm bir canlılık içerisinde. Bütün bunlar kendiliğinden olmadı.
“TÜRKİYE’DE 30 MİLYONDAN FAZLA İNSAN İŞ SAHİBİ”
Bugün sıkıntılar var mı elbette var. Dünya’da da var bizde var. Şimdi muhalefet ne yapıyor. İşin kolay yolunu bulmuş, dünyada ne sıkıntı varsa hepsi sanki bizim hükümetimizin yaptıklarının sonucuymuş gibi vatandaşa böyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar veya yeni sistemin sonuçlarıymış gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar bu doğru değil. Pandemi ile Dünya adeta hastalandı. Şimdi bu hastalıktan çıkış sürecinde ama daha tam normalleşmedi. Pandemi dönemde her şey adeta felç oldu. Devletler para bastı, harcama yaptılar, gelir elde edemediler. Bunun sonucunda ciddi bir enflasyon oluştu. Son 2 yılda Dünya ekonomisindeki büyümenin 2 katı Türkiye büyüme kaydetmiş. Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 7’nin üstünde bir büyüme kaydettik. Bu bir göstergedir. Gerçek, reel ekonomide Türkiye’nin sorunu yok. Pandeminin bizi en yoğun vurduğu dönem 2020 yılının Nisan ayı. O tarihten bu güne geldiğimizde 5 milyondan fazla yeni istihdam oluşturmuş Türkiye. Şu anda Türkiye’de 30 milyondan fazla insan iş sahibi, çalışan konumda. AK Parti iktidara geldiğinde bu sayı 19 milyondu. Dünya ile mukayese edildiğinde istihdamını en hızlı toparlayan, en çok istihdam sağlayan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Bu bir başarıdır, reel ekonomidir. Her şey enflasyon, borsa ve döviz kuru demek değildir. Tabi ki onlarda önemli ama birde işin gerçekleri var. Bu konulara tek taraflı değil, bütüncül bakmak gerekiyor. Büyümede ve istihdamda iyiyiz. İhracat 2020’de 170 milyar dolar bile değildi. 2021’de 225 milyar doları bulduk. Bu yıl Türkiye’nin ihracatı 250 milyar doları geçecek. Bu dünyaya mal satma rakamıdır. Bir de Turizm başta olmak üzere hizmet ihracatımız var. Mal ve hizmet ihracatıyla 300 milyar doları aşan bir rakama ulaşıyoruz. Tarımda bu yıl verim yüksek, sanayi de çarklar hızlı bir şekilde dönüyor. Bütün bunlar işin artı tarafları. İşin eksi tarafı ise enflasyon. Pandemi etkileri, döviz piyasasındaki istikrarsızlıklar, emtia fiyatlarındaki artış bizde yüksek bir enflasyon oluşturmuş durumda. Bu da satın alma gücünde olumsuz bir etki oluşturuyor. Bu soruna karşı ise 2 yönlü politikamız var. Bir taraftan büyümeyi, üretim ve istihdamı bozmadan enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz. Enflasyon bir anda düşebilecek bir şey değil, kademeli düşürmeye çalışıyoruz. Bu gerçekleşene kadar vatandaşımızı enflasyona ezdirmemeye çalışıyoruz. Sabit ve dar gelirli geniş kesimlerin ücretlerinde artışlar yapıyoruz. Bu sene asgari ücrete 2 defa artış yaparak yüzde 95’e yakın bir artış yaptık. Diğer taraftan memur ve emeklilere yine yüzde 85 civarında artış yaptık. Diğer taraftan sosyal desteklerimizi arttırdık. Geliri olmayana, engelli maaşından, 65 yaş aylığına bütün bu desteklemelerde ayarlamalar yaptık ve böylece vatandaşımızı bu enflasyondan, hayat pahalılığından en az etkilenmeleri için kararları uygulamaya geçirdik, şartlara göre desteklemeye de devam edeceğiz. AK Parti döneminde reel bazda geliri gerileyen bir tek kesim var o da yüksek maaş alan devlet görevlileridir. Onun dışında bütün kesimler, enflasyondan arındırılmış bir şekilde gelirlerinde artış olmuştur.
“ALTILI MASA BU ÜLKEYİ YÖNETEBİLİR Mİ?”
Gelecek sene seçimler var. Karşımızda bir altılı masa var. Masanın altında, perde arkasında da bazıları var ama görünürde altılı bir masa var. Bu altılı masa bu ülkeyi yönetebilir mi yönetemez mi? Bu soruyu kendimize bir soralım. Birbirine benzemeyen 6 aktör bir masanın etrafında oturuyor. Bir tek konuda anlaşıyorlar. O da Recep Tayyip Erdoğan gitsin, AK Parti gitsin. Ne olsun ondan sonra ne olursa olsun. Yaklaşımları bu. Peki bu ülkeyi sadece karşıtlık üzerinden yönetebilir mi bir siyasi hareket. Ekonomiyi nasıl yönetecek bunlar. Bir tanesi sosyalist, biri liberal, birileri ortalarda bir yerde. Nasıl karar verecekler. Sınır ötesine bir güvenlik operasyonu yapılacak. Meclisten bir yetki verilmesi gerekiyor. Bir tanesi diyor yetkiyi verelim. Diğeri vermeyelim diyor. Biri çekimser kalalım diyor. Böyle bir grup bu ülkeyi yönetebilir mi? Bunlar temel konularda bile anlaşamayan partiler. Bunlar memleketi yönetemezler. Cumhur İttifakı’nın adayı belli Recep Tayyip Erdoğan. Peki altılı masanın adayı kim? Hayali bir kişi. Boş bir kutu. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kendilerince bir tarif ediyorlar. Körün fili tarif etmesi gibi. Her biri bir tarif yapıyor ama öyle biri yeryüzünde yok. Normali nedir? Bir ana muhalefet var. Genel başkanları var. Çıkıp ben adayım demesi lazım rahat rahat ama bakın bunu bile söyleyemiyorlar. Demek ki normal bir siyasetle karşı karşıya değiliz. Normal olan yapılmıyorsa niçin bu anormal yapılar Türkiye’ye dayatılıyor diye kendimize sormamız lazım. Allah’ın izni ile AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak, Recep Tayyip Erdoğan Liderliğinde 2023 seçimlerinde de halkımız güçlü liderlik diyecek, siyasi istikrara, tutarlı politikalara oy verecektir. 2023 ile birlikte Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeni reformlarla, yeni projeler ve fikirlerle yolumuza devam edeceğiz. Türkiye’nin yolu açık, kim ne derse desin. Şuan yaşadığımız bazı sorunları görüp orta vadeyi unutursak haksızlık yapmış oluruz. Pandemiden sonra üretimini farklı yerlere taşımak isteyenler var. Ukrayna Rusya Savaşı ile Türkiye’nin önemini çok daha iyi anlayanlar var ve bütün bunlar bize yeni fırsatlar sunuyor. Pandemi sonrası dönemde savunma sanayisinden sağlık endüstrisine, yazılımdan gıdaya, enerjiden turizme kadar bu sıçramayı devam ettireceğiz. Bizim amacımız açık; daha ileri demokrasi, birinci sınıf bir ekonomi, kalkınmış bir ülkedir. Dünyada birinci ligde oynayan bir ülke. Bunun için bütün zemin hazır şuanda. Son 20 yılda yapılanlar bize bir zemin hazırlamış durumda. 2023 ile birlikte Cumhurbaşkanımıza verilecek destek, parlamentoda AK Parti’ye ve Cumhur İttifakına verilecek destek son derece kıymetlidir. Bu ikisini yaptığımız zaman Türkiye bu yeni yüzyıla yeni avantajlarla girecek ve Dünya’daki normalleşe ile birlikte yeni bir gelişim sürecine girmiş olacak. İşte bunu bozmaya çalışıyorlar. Milletin kafasını karıştırmaya, milleti Recep Tayyip Erdoğan’dan ve AK Parti’den uzaklaştırmaya çalışıyorlar ama bunu başaramayacaklar.” şeklinde konuştu.
Yorum Yazın