Bir dizi program yapmak üzere Bingöl'de bulunan Yusuf Kaplan, gündüz saatlerinde Bingöl Üniversitesi yerleşkesinde bulunan kitap fuarında okurlarıyla buluştu. Öğrencileri ile çeşitli programlar yapıp akşam saatlerinde ise yoğun katılımlı bir konferans verdi.
Sadullah Turan'ın Kuran tilaveti ile başlayan programda Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan ve Seyfan Derneği başkanı Orhan Açıkbaş selamlama konuşmaları yaptı. Katılımın yoğun olduğu programda akademisyen Yazar Yusuf Kaplan, dünyanın çok kötü bir felaketin eşiğinden geçtiğini ve bu ülkenin toparlanmasının tek yolunun iyi bir kuşak yetiştirmesinden geçtiğini vurgulayan geniş perspektifli bir konferansla aktardı.
"Hakikaten gençlerini ihmal edenler geleceğini de imha etmiş olurlar"
Programda teşekkür konuşması yapan Bingöl Üniversitesi rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak yaptığı konuşmada; Hocamıza teşrif ettikleri için teşekkür ediyorum. Kendisini buraya getirmeye vesile olan Seyfan-Der yetkilileri ve katkısı olan herkese çok teşekkür ediyorum. Programımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Konu çok güzel, gençlerle ilgili. Hakikaten gençlerini ihmal edenler geleceğini de imha etmiş olurlar. Tekrardan kendilerine ve katkı sağlayan herkese ve siz değerli dinleyenlere teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.
"Bir toplumun gücü nüfusunun çokluğuyla değil, gerçekten inançlı, imanlı, basiretli ve samimi gençlerinin sayısı ile orantılıdır"
Programda selamlama konuşması yapan Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan konuşmasında, "Yusuf Kaplan hocamızı Bingöl'de ağırlamanın büyük bir memnuniyetini ve mutluluğunu yaşıyoruz. Toplumu en dinamik ve canlı tutan unsurların başında gençler geliyor. Bizim gerçekten araştıran, sorgulayan, okuyan gençlere ihtiyacımız vardır. Bu anlamda hepimize çok önemli görevler düşüyor. Bir toplumun gücü nüfusunun çokluğuyla değil, gerçekten inançlı, imanlı, basiretli ve samimi gençlerinin sayısı ile orantılıdır. Programda emeği geçen ve kapılarını bize açan rektör hocamıza, değerli çalışanlarına ve bizi Yusuf hocayla buluşturan kardeşlerimize teşekkür eder hepinize saygılar sunarım." şeklinde konuştu.
"Kültür, sanat, bilim, müzik ve mimari benliğini oluşturabilen toplumların oluşumunda mihenk taşı, gençliğin öneminin farkındayız"
Program organizatörlerinden olan Seyfan-Der başkanı Orhan Açıkbaş yaptığı konuşmada; "Seyfan-Der olarak 'Gençliğini ihmal edenler, geleceğini imha ederler.' sloganıyla yola çıkan Mütefekkir, Yusuf Kaplan hocamızı gençlerimizle buluşturmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyoruz. Hocamız, okumanın sadece okumadan ibaret olmadığını, insana dokunma ile birlikte hakikati dokuma çabası ve aynı zamanda dünyayı, eşyayı, olayları anlama, idrak etme ve yorumlama eylemi olduğunu belirterek kişinin özünde kendini okuması olduğunu ifade ediyor. Sevgi ve kardeşlik derneği olarak gençliğimizi bu kriterler doğrultusunda yetiştirmemiz gerektiği bilincindeyiz. Kültür, sanat, bilim, müzik ve mimari benliğini oluşturabilen toplumların oluşumunda mihenk taşı, gençliğin öneminin farkındayız.
Bu güzel organizasyon da büyük emeği olan ve Yusuf hocamızı bizlere buluşturan Medeniyet Tasavvuru Okulu'na (MTO) teşekkür eder, Katılım ve desteklerinden dolayı Bingöl Belediye Başkanı Erkan Arıkan'a ve Bingöl Üniversitesi Pof. Dr. İbrahim Çapak hocamıza ve Yönetimine Teşekkür ediyoruz." ifadelerine yer verdi.
"Dünya çok kötü bir felaketin eşiğinden geçiyor"
Akademisyen yazar Yusuf Kaplan konuşmasında, "Dünya çok kötü bir felaketin eşiğinden geçiyor. Bu ülkenin toparlanmasının yolları, iyi bir kuşak yetiştirmesi, ön olacak, ön açacak, bilimde, düşüncede, sanatta, ahlakta, estetikte, siyasette dünya çapında mimaride, müzikte, sinemada dünya çapında isim yetiştirmesi, dünya çapında dil olmalı. Mesela sinemayla uğraşan sinemacılarımız var. Sinemanın dilini dönüştürecek. Sinema böyle yapılır. Müziğin dilini dönüştürecek, müzik böyle yapılır. Dünyaya müzik dili armağan edecek. Şimdi hikâyeye bakıyorsunuz, rezalet, müzik kültürü yok. Döküntü tipler ortalığı karıştırmaya yetiyor. Yani iki üç tane mesaj yayınlıyorlar ortalık karışıyor, memleketi karıştırıyorlar. Müzik yap kardeşim bana. Müzikle konuş, müziğin konuşsun. İdeolojik ve siyasi laf ediyorsun. Antalya'da film festivali düzenleniyor, ülkenin kültürüne, değerlerine, yöneticilerine hakaret ediyorlar. Yani ne yaptınız, 100-200 seneye bakın ortaya çıkan şeye bakar mısınız? Adam diyor ki; her şeyi yıktık yerine hiçbir şeyi koyamadık. Adamlar dünya çapında film yapıyorlar, film yapıyorlar, biz sadece slogan atıyoruz, ülkenin değerlerine hakaret ediyoruz. Olmaz, bu kafayla giderse sadece baş aşağı gidiyoruz. Görüyorsunuz acayip bir şekilde ülke karpuz gibi tam ortadan ikiye bölündü. Böyle gitmez." dedi.
"Hakikatin olmadığı yerde adalet olmaz"
Tarihte iz bırakan iki unsurun Müslümanlar ve Avrupalıların olduğunu vurgulayan Kaplan, "Tarihin akışında şekillendirilmesinde kilit rol oynamış bir toplum. Bin yıllık insanlık tarihinin iki aktörü var. Bir Müslümanlar, iki Avrupalılar. Savaşın hukuku vardır ve savaşın hukukuna sadece Müslümanlar riayet etmiştir. Hakikatin olmadığı yerde adalet olmaz. Hakikatin olmadığı yerde insanca yaşanabilecek bir hukuk düzeni kurulamaz. İslam hukuku ve medeniyeti hakikat medeniyetidir. Hakikate dayanır. Dolayısıyla İslam adaleti bütün insanlık tarihi boyunca en gerçek anlamda gerçekleştirildiği tek medeniyet tecrübesidir. Bunu hiçbir şekilde tartışmam ben." ifadelerine yer verdi.
"Kudüs Müslümanların elindeyken cennete, Hıristiyan ve Yahudilerin elindeyken cehenneme dönüşmüş"
Kaplan, Kudüs üzerinden Müslümanlar ve Ehli Kitap arasındaki adalet kıyasına değinerek, "Kudüs'e bakın, Kopenhag kriterlerinden bahsediyor adamlar. Ben de Kudüs kriterlerinden bahsediyorum. Kudüs ne zaman Müslümanların elinde olmuşsa, Hristiyanlar için de Yahudiler için de Müslümanlar için de ve dünyanın bütünü için de cennete dönüşmüş. Kudüs ne zaman Müslümanların elinden çıkmış, Hristiyanların, Yahudilerin kontrolüne girmişse cehenneme dönüşmüş." şeklinde konuştu.
"Batı Medeniyeti nesebe, İslam medeniyeti edebe dayanır"
İslam medeniyeti ve batı medeniyeti arsındaki farka da değinen Kaplan, "Hak fikri olmayan bir yerde hakikat fikri olmaz. Batı uygarlığı nesebe dayanır. Batılılar şöyle der, benim derdim seninle. İslam Medeniyeti edebe dayanır. Müslümanlar şöyle der, benim derdim benimle. Bunu Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem yaptı, Selahaddin-i Eyyubi yaptı. Hz. Peygamber'i Sallallahu Aleyhi Vesellem yurdundan ülkelerinden sürdüler. Bizim bildiğimiz tarihte Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem Hz. Ali'yi yerine yerleştirdi, müşrikler geldi baktı Hz. Ali var dedi ve çekip gitti. Hikâye bundan ibaret değil. Aslı şudur; Hz. Peygamber Hz. Ali'yi yerine bıraktı ve dedi ki, "yarın bütün bu eşyaları teker teker sahiplerine vereceksin. Tarihte örneği ok bunun, bu merhamet medeniyetidir. Kudüs'ü haçlılar işgal ettiklerinde ne yaptılar, sadece müslümanları kılıçtan geçirmediler Yahudileri de kılıçtan geçirdiler, inanılmaz katliamlar yaptılar. Batılı tarihçiler kendileri anlatıyor, oluk oluk Kudüs'ten insan kanı aktı diye anlatıyorlar. Selâhattin'i Eyyubi ne yaptı, kız kardeşi esir alındı. Kardeşi esir alınmış, kim bilir ne yaptılar, ama adam intikam duygusuyla hareke etmiyor. Müslüman komutan budur. Neden çünkü derdi hakikat. Hakikatle yola çıktığı için adaleti elinden bırakmıyor. Yani dünyanın Müslümanlar önünde saygı duruşuna geçmesi lazım.
"İslam medeniyeti önce insan sonra nizam ilkesi üzerine kurulmuştur"
Kaplan, "Batı uygarlığı önce nizam sonra insan ilkesi üzerine kurulmuştur. İslam medeniyeti ise önce insan sonra nizam ilkesi üzerine kurulmuştur. Çok ciddi bir farktan bahsediyorum. Yani Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Mekke'de ince insan yeşertilmiştir. Medine'de nizamını kurmuştur." ifadelerine yer verdi.
"Türkiye'nin en zeki insanları bu ülkeyi terk etmeye çalışıyor"
Son zamanlarda yurtdışına çıkışların sıkça olduğu şu dönemlerde ülkeyi terk edenlere seslenen Kaplan; "Türkiye'nin en zeki insanları, bu ülkenin en fazla yatırım yaptığı insanlar bu ülkeyi terk etmeye çalışıyor, bu olmaz. Sorun yaşayabilir bir ülke, sorunları olabilir, hükümetin hataları olabilir, devletin hataları olabilir, bilmem ne eyvallah ama kardeşim ülkeyi terk etmek ne demek? Ülkeyi aşağılamak ne demek ya? İnanılmaz bir şey, ben bunu kabul etmiyorum. Bu ülkeyi terk etmeyen insanlar, bu ülkeye inanmış ve adanmış insanlardır. Kim terk ederse etsin. Bu ülkenin adanmış ve inanmış insanları nu ülkeyi asla kura kuşa yem etmeyecek. " dedi.
"Türkiye'nin en zeki çocuklarını harcıyoruz"
Zeki çocukların sahiplenmesi gerektiğine değinen Kaplan, "Türkiye'nin en zeki çocuklarını harcıyoruz. Dünyada zeki çocuklarını su gibi harcayan ikinci bir millet yok, böyle bir toplum yok. Batılılar bizim terk ettiklerimizi alarak yepyeni bir dünya kurdu. Biz Batılıların terk ettiklerini alarak kendi dünyamızı da yıktık. Bu ülkeyi iki asırdır bizim elimizden aldırlar. Bu ülkenin çocuklarının bu ülkeye çekidüzen verebilmesinin tek şartı var; ülkenin kaderine şekil verecek öncü kuşakların yetiştirilmesi lazım. Fedakâr, vefakâr ve cefakâr insanlar yetiştirmesi lazım. Öncü kuşaklar sahabe neslidir ve bizim klasik kitaplarda şafak yağmurları diye anlatılır." dedi.
"Sıra dışı olun ama sınır dışı olmayın"
Kaplan, son olarak "Birbirinizi küçümsemeyin, sıradan insanlarla bir yere gidilmez. Sıra dışı olmak zorundasınız ama asla sınır dışı olmayın. Allah yolunuzu açık etsin. Teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.
Program katılımcılardan gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.
Yorum Yazın